Hamileyken Merlin’e ne kadar düşkünsen, onu bir milyon trilyon baloncuk ile çarp işte oğlun Aksel’e o kadar düşkün olacaksın diyen çoktu çevremde. Fakat kimse Merlin’e gösteremediğim ilgiden dolayı, kaplarını istediğim sıklıkta temizleyemeyip, çenesini günlük sevme saatlerimizi kaçırıp öpe koklaya mıncıramadığım için yaşayacağım vicdani rahatsızlıktan bahsetmedi.
Herşeye yetişmeye çalıştığım bir dönem. En miniğimiz Aksel önceliğimiz. Annem dedikçe “Bana diyordu annem” diye masum masum gözlerime bakan bir Merlin’le.
Ay Alllah tabi ki böyle dert vermesin ama sadece ikinci çocuğu olanların bu duyguyu yaşamaya hakkı varmış da bizim gibi önce kedi-köpek anne babası olanların ki gereksiz romantizm ve delilikmiş gibi görenlere cevaben: “Biz artık dört kişilik bir aileyiz. Aşırı uykusuz olmaktan mütevelli biraz gerginiz. Önce Aksel’i emzirip, gazını çıkartıp, altını değiştirmeyi ve onu uyutmayı öğrenmeliyim. Hem arada vakit buldukça düzeni yerle yeksan olan Merlin’i sevmeli, yatağa almalı, hem de sezeryan dikiş ve kanamalarından dolayı kırk gün kendime bakım yapmalıyım. Hepsini öğrenmem gerek ve kimse bunun zorluğundan dürüstçe bahsetmiyor. Asıl romantikler bence sizsiniz!
Sadece bebiş çok tatlı demeyelim, doğruları da söyleyelim. Lohusa psikolojisi ve hormonları tavanken yeni doğan bakımı, bacaklarından kanamanın taştığı kanları fırçalamaya zaman bulamayan 7 kat dikişleri sızlayan anne bakımı. Biraz bunları konuşalım hanımlar beyler.
Demem o ki en önemlisi doğru eşi seçmekmiş. Eşim bana, 3 gün süren lohusa psikolojime, ağlamaktan iki kere alerji olan gözlerime, uykuya dalamayan zombi bedenime ve motor kasları hepsini aynı anda yapmak için yeteri kadar gelişmemiş olan bedenime sabır göstermeye çalıştı.
Birinci haftanın sonunda çok daha iyi hissediyorum ki bu yazıyı yazmaya hal bulabildim. Ama sizinki üç ayda sürebilir, bir yılda. Zaman kısıtınız yok. Ama bu yolda sabırlı bir eşe yanıbaşınızda çok ihtiyacınız var. Onun için detaylı ne kadar yazsam yetmez. Buyrun blogdaki geçmiş ilişki temalı yazılarıma.