Elinizdeki bütün “içimdeki çocuk” materyallerini kenara bırakın ve Nihan Kaya’nın yol göstericiliğinde içinizdeki derinlere, içinizdeki çocuğa inmeye hazır olun. Düşünülenin aksine sadece çocuğu olanlar değil, bir zamanlar çocuk olan herkese pusula olacak, gördüğüm bildiğim, uçan kaçan herkese tavsiye ettiğim bir kitap. “İngilizce bir tane kişisel gelişim kitabı önerin olsa ne olurdu?” diyenlere her zaman Viktor E. Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabını tavsiye ederim. Türkçe bir kişisel gelişim kitabı önereceksem de bu kesinlikle “İyi aile yoktur” kitabıdır. Kitabın iddialı başlığı gözünüzü korkutmasın. Aslında şöyle mükemmeliz böyle süperiz kisvesi altında çocuklarını manipüle edip bir de üstüne fedakar ana babayız, herşeyi onların iyiliği için yapıyoruz maskesiyle çocuklarını psikolojik ya da fiziksel olarak farkında olarak ya da olmayarak istismar eden ve bunu yaparken de toplumu arkasına olan güruhtan bahsediliyor. İyi aile olmadığını kabul edip, bilinçli olarak iyi aile olmaya çalışanları yönlendirerek.

Çocukluğumdan çok şey buldum, birçok şeyi neden yaşadığımı ve hissettiğimi daha iyi anladım bu kitap sayesinde. Tam bi Anadolu sofrası. Aile yemeklerinde küçüklerin özenle hazırlanmış sofralara oturtulmayıp, bunun kendimi ne kadar değersiz hissettirdiğini kitapta aynı örneği okunurken bütün hücrelerimde hissettim. Tam da o bölümü okuduktan sonra yeğenlerimin tatilde bizimle birlikte oturmak istemesine yer olmadığından “Küçükler diğer masada oturucak.” diyen aile bireyime müdahale edip, “Hayır. Bizimle sohbet etmek istiyorlar, paylaşacakları var ve ben de dinlemek istiyorum.” diyerek yer açıp, sıkışık ama değerli hissettirmeye çalışırken yakaladım kendimi. Kitabı okuduktan sonra yaşanan uyanmayla en küçük detayları yakalamaya ve önce içinizdeki sonra da etrafınızdaki minikleri duymaya başlıyorsunuz.

Coğrafya kader midir değil midir tartışıladursun, aile kesin kaderdir. Nihan Kaya’nın serinin devamında başlık attığı gibi iyi aile yoktur, iyi toplum yoktur ama bütün çocuklar iyidir. Herkes kendi iyiliğin peşinde olsun, pusulası Nihan Kaya olsun.

Eğer hem Vedat Milor’u sadece yaptığı yemek ya da şarap konulu programlardan ve yazılarından tanıyorsanız, kitabın adını da görünce sadece gastronomi alanında bir kitap beklentisiyle kitabı raftan alıysanız, hemen o kitabı yerine bırakıp, başka bir şefin kitabına ya da yemek tarifi kitabına doğru diğer koridorlara yönlenmenizi tavsiye ederim. Ha burada da tarif var ama yemek tarifi hariç her tarif. Hayat nasıl tadından yenmez, sorunlara ve zorbalara nasıl yaklaşabiliriz, zorluklar karşısında Vedat bey’in engin hayat tecrübeleriyle bizlerle paylaşmak istediği baharatlar nelerdir? Biz bu hayatı herşey rağmen nasıl tatlandırabiliriz?

Koç mühendislik mezunu olarak Vedat bey’in Koç üniversitesi sosyoloji bölümünde bir dönem öğretim üyesi olduğunu, politika ve ekonomi geçmişini, Amerika – Türkiye arasında mekik dokuduğu bol kültürlü, bol sohbetli hayatından hiç haberdar değildim. Sadece gastronomi yönünden sonra diğer bütün yönleriyle tanışmak hem çok büyük sürpriz oldu, hem de bu engin deneyimlerini röportaj tadında okunması kolay, anlaması ve sindirmesi zaman alan kitabını keşfetmek bu yaz günlerinde keyfime keyif kattı. Siz de benim gibi biyografi okumayı seviyor hem de akıcı bir kitap arıyorsanız tamam işte şimdi raftan kitabı rahatça çekebilirsiniz.

Lise, üniversite bitti, iş hayatına atıldık. Evet birşeyler kazanıyoruz ama ne kazandığımız yetiyor ne de hatırı sayılır bir birikim yapabiliyoruz. Biriktirmeye çalıştıklarımız da kur değişimlerinden dolayı pul oluyor. İşte bütün bu senaryolar sonrası anladım ki birşeyleri yanlış yapıyorum. Okulda başarılı bir öğrenciyken, hayatta neden finansal olarak istediğim yerde değilim? Bunu neden başaramadım?

İşte o zaman fark ettim ki okulda birşeyler öğretilse de eksik kalan birçok şey de oluyor asıl hayatta kalmaya çalışırken ihtiyacımız olan. Finansal okur yazar değiliz birçoğumuz maalesef çünkü eğitim sisteminin müfredatında bulunmamakta. Okullar kurumsala çalışan yetiştirmekte. Ama yatırım yapacaksak, kolları sıvayıp bir işlere girişeceksek kendi başımızayız.

Bunu fark ettiğimden beri finans üzerine yeni başlayanlar için yazılan kitaplara göz gezdirmekteyim ve Zengin baba yoksul baba kitabının iyi bir başlangıç kitabı olduğu düşünüyorum. Neden okulda benim gibi başarılı olan öğrencilerin kurumsala hapsolduğu, yatırım yapamadığı ve hayatın finans alanında başarısız olduğu konusunda uyandırıp, adımlar atmam konusunda teşvik etti. Siz de nereden başlayacağınızı kestiremiyorsanız, bu kitapla finansal okur yazarlığa ilk adımınızı atabilirsiniz.

İş hayatında işe yarayacak bir kaynak arıyorsanız ama kişisel gelişim kitapları da okumayı sevmiyorsanız Walt Disney şirketinin 15 yıllık CEO’su Robert Iger’ın bu biyografisine bakabilirsiniz.

Herkes yönetici olabilir ama herkes lider olamaz. Bunun nedenleri, liderliğe giden yolda elde edilmesi gereken beceriler, sahip olunması gereken yetenekler, cesaret, adalet, şeffalık ve adanmışlık gibi olmazsa olmaz kişilik özellikleri…

Bir bölümü yönetebilirsiniz ama insanların sizleri lider olarak benimsemesi için çalışanlarınıza göstermeniz gereken empati, onlara da bulaştırdığınız heyecan ve çoşku , her zaman dinleneceklerini bilmeleri ve kendilerine doğru gelmeyenleri masaya koymaları için sağlanan güven ortamı ve bir çokları.

Pixar, Marvel ve Star Wars yapım şirketi Lucas Film ve Disney işbirliklerinin gelişim süreci ve Robert Iger’ın Steve Jobs ile olan şahsi ilişkisinin detaylarını da kitapta bulabilirsiniz. Zevkle okuduğum, elimden bırakmak istemediğim, cebime ve zihnime bir sürü zenginlikler katarak bitirdiğim bir kitap oldu.